CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Semra Dinçer, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ortaya çıkan asbest ve silisyum maddelerinin halk sağlığı açısından ortaya çıkaracağı olumsuzlukların ve bu maddelerin doğaya ve su kaynaklarına vereceği zararların tespit edilmesi, alınacak önlemlerin belirlenmesi için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi. Dinçer, önergesinde; “Asbest riskiyle mücadele, afet sonrası rehabilitasyon çalışmalarının doğal parçası kılınmalıdır. Aksi taktirde deprem bölgesinde önümüzdeki yıllarda akciğer hastalıkları ve kanser vakalarıyla çok daha sık karşılaşacağız” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, Meclis Başkanlığı’na 11 ili etkileyen 6 Şubat depreminden sonra molozların kaldırılması ve moloz döküm alanlarıyla ilgili ortaya çıkan asbest sorununa dikkat çekerek konuyla ilgili Meclis Araştırma önergesi verdi.
“AKCİĞER HASTALIKLARI VE KANSER VAKALARIYLA ÇOK DAHA SIK KARŞILAŞACAĞIZ”
Dinçer, önergesinin gerekçesinde; “Deprem bölgesinde yıkılan ve yıkılmak zorunda kalan binalardan ortaya çıkan asbest, bölgede yaşamlarını sürdüren vatandaşlarımız için kısa ve uzun vadede birçok hastalığı ortaya çıkartacaktır. Yıkım ve hafriyat çalışmaları esnasında doğal alanların hafriyat döküm alanı olarak kullanılması doğamıza da ayrıca büyük zarar vermektedir. Yeniden yaşanılabilir kentlerin kurulması ve depremzedelerimizin insan onuruna yaraşır bir şekilde hayatlarını devam ettirmesi için Meclis çatısı altında araştırma komisyonu kurulması ve zaruri önlemlerin derhal alınması gerekmektedir. Asbest riskiyle mücadele, afet sonrası rehabilitasyon çalışmalarının doğal parçası kılınmalıdır. Aksi taktirde deprem bölgesinde önümüzdeki yıllarda akciğer hastalıkları ve kanser vakalarıyla çok daha sık karşılaşacağız” dedi.
“GAZİ MECLİSİMİZİ GÖREVE DAVET EDİYORUZ”
Enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları sonrasındaki hafriyat döküm alanlarında gerekli önlemler alınmadan çalışıldığına işaret eden Dinçer, önergesinde şu ifadelere yer verdi:
“Bu işlemler yaşam alanlarına yakın yerlerde yapılmakta, hafriyat dökümü için doğal alanlar tercih edilmektedir. Toz ve asbest gibi etkileri daha çok uzun vadede ortaya çıkacak kanserojen maddeler halk sağlığı için büyük tehdit oluşturmaktadır. Asbest ve silisyum içerikli maddelerin doğal su kaynakları ve tarım arazilerine yakın bölgelere dökülmesi bölgedeki temel gıdaların da zehirlenmesi anlamına gelmektedir. Kamu sağlığını tehdit eden, salgın hastalıklara davetiye çıkaran ve bölgedeki ekosistemin bozulmasına yol açan tüm bu kontrolsüz yıkım ve hafriyat çalışmalarına son verilmeli, bu işlemler gerekli tüm tedbirler alınarak yapılmalıdır. Bugüne kadar bu maddelerin deprem bölgesinde halk sağlığı üzerinde oluşturduğu zararların tespiti, doğaya, su kaynaklarına ve tarım alanlarına vereceği zararların ortaya çıkartılması ve gerekli tüm önlemlerin alınması amacıyla gazi Meclisimizi göreve davet ediyoruz.”