TÜRK YAPIMCI VE YÖNETMEN ASLAN DALGIÇ LOS ANGELES’DA DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKİYOR

 TÜRK YAPIMCI VE YÖNETMEN ASLAN DALGIÇ LOS ANGELES’DA DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKİYOR

Hakkınızda daha önce bilgi sahibi olmayanlar için, okuyucularımıza kendinizden, sektörünüze, işinize,
disiplininize, zanaatınıza vb. nasıl girdiğinizden, ne tür ürünler, hizmetler, yaratıcı çalışmalar
sunduğunuzdan bahseder misiniz? Sizi diğerlerinden farklı kıldığını düşündüğünüz şeyler nedir? En çok
gurur duyduğunuz şey nedir ve potansiyel müşterilerinizin, takipçilerinizin, hayranlarınızın, siz,
markanız, işiniz hakkında bilmesini istediğiniz temel şeyler nelerdir?
Türkiye’de doğdum ve Türkiye haricinde İsviçre, Pakistan, Vietnam ve Hong Kong’da büyüdüm. Böylesine
farklı kültürlerde yetişmiş olmam, tarih ve kültür konularına karşı sahip olduğum derin takdir duygusunu
kazandırdı. Hikâye anlatıcılığının kendisi bir kültürün bütününü renklendiren ve tamamlayan bir unsur. Bu
nedenle kültürlerin kesişimlerini araştıran anlatılar ve belgeseller üretmeyi seviyorum. En sevdiğim türler
korku, drama, tarihi kurgu ve bilim kurgudur. Belgesellerim iklim değişikliği ve antisemitizm gibi kritik
sosyal adalet konularına ışık tutuyor.

USC Sinema Sanatları Üniversitesi, film yapımı konusunda kapsamlı bir anlayış sağladı ve pek çok yaratıcı
ve çalışkan insanla ve ömür boyu sürecek arkadaşlarla tanışmamı sağladı. Projelerimin ve çalışmalarımın
yanı sıra Permut Presentations (Hacksaw Ridge, Face/Off), Entertainment Lab ve Blumhouse
Productions’ta (Get Out, Split, Paranormal Activity) staj yapma ayrıcalığına sahip oldum.
Mezun olduktan sonra asistan olarak başladığım Beshert Creative’de yapımcı olarak çalışıyorum.
Beshert’in başkanı yapımcı, yazar ve siyasi aktivist David Bender’dır. Beshert’te, aktivistler, liderler,
sanatçılar, tarihçiler ve sıra dışı hikayeleri olan sıradan insanlarla röportajların bulunduğu bir arşiv
oluşturan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Kunhardt Film Vakfı ile yakın işbirliği içerisinde
çalışıyoruz. Arşiv, liderlik, sivil haklar, kadın hareketi, toplu hapsetmeler, sanat, kültür ve tarih
konularında, John Lewis, John McCain, Gloria Steinem, Warren Buffett, Joan Baez ve daha fazlasının
kişisel hikaye anlatımlarını içeriyor.

USC’deki tez projem olarak hazırladığım, Josh Greene’in yönettiği “Waves Apart” (2022) adlı kısa
belgesel, Kaliforniya’nın sörf kültüründeki karanlık antisemitik tarihi açığa çıkarıyor. En İyi Belgesel
dalında 49. Öğrenci Akademisi (Öğreni Oskarları) Ödülü’nde finalist oldu ve Cannes Film Festivali
Amerikan Pavillion’unda Belgesel dalında Yükselen Film Yapımcısı Ödülü’nü kazandı. Waves Apart,
potansiyel Oscar ödüllü filmlerin gösterildiği Santa Barbara Uluslararası Film Festivali’nde ve Amerika
Belgesel ve Animasyon Film Festivali’nde izleyiciler ile buluştu.
Ayrıca Robin Wang’ın yönettiği ve festivallerde gösterime giren “Neither Donkey Nor Horse” (Ne Eşek Ne
de At) adlı kısa filmin yapımcılığını üstlendim. Sloan Vakfı’nın bağışıyla hazırlanan ve Dr. Wu’nun gerçek
hikayesini anlatan bu film, bir doktorun inatçı meslektaşlarını tuhaf icadı olan dünyanın ilk modern tıbbi
maskesini takmaya ikna etmesini anlatıyor. Bu 1910 yılındaki Mançurya Vebası sırasında geçen unutulmaz
bir hikaye.

Üzerinde çalıştığınız en anlamlı proje neydi? Koşulları, bağlamı ve bunun sizin için neden anlamlı
olduğunu anlamamız için arka planını anlatır mısınız lütfen?
Bu yıl, medya okuryazarlığını ve derin bir sanat formu olarak sinema yoluyla hikaye anlatımının takdirini
artırma misyonuyla “Devotion to Cinema” (Sinemaya Bağlılık) adında kar amacı gütmeyen bir
organizasyon başlatıyorum. Belgeseller, video denemeleri ve röportajlar da dahil olmak üzere geniş bir
yelpazede eğitim programları üretiyoruz. Taahhüdümüz, gelecek vaat eden projeleri, sinema dünyasında
yeni sesleri ve yetenekleri desteklemek için sponsorluk yaparak sektördeki yenilikçiliği ve yaratıcılığı
beslemeye kadar uzanıyor. Gelecekteki projelerimiz, yeterli finansmana sahip olmayan okullara medya ve
gazetecilik ekipmanı sağlamayı da içeriyor. İlk sponsorluk desteğimizi, Lily Bones’un yönettiği “Streets We
Share” (Paylaştığımız Sokaklar) adlı kısa korku filmine verdik. Ortağım Lilith Mo ile birlikte yapım şirketim
Emberlore Productions tarafından üretilen filmin 2024 yılı Mart ayında tamamlanması planlanıyor. Junji
Ito’dan ilham alan, evsiz bir adamın, kendisini dışarıdaki kötü niyetli bir varlıktan ayıran yalnızca bir
çadırın olduğu bir gecede hayatta kalma mücadelesini anlatan harika bir hikaye.
“Devotion to Cinema”, sinema yolculuğumun başlangıcından beri benimleydi. Benim görevim bu projeleri
denetlemek ve yönetici yapımcı olarak hareket etmek. Şu ana kadar toplayabildiğim destek oldukça
mütevazi. Önümüzdeki aylarda yönetim kurulumuzun duyurulmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Bize yaratıcı yolculuğunuzu yönlendiren hedefinizi veya misyonunuzu anlatır mısınız lütfen?
İlk akıl hocam ve efsanevi belgesel film yapımcısı Paul Saltzman, bana son derece spesifik bir hedefin
aksine, değerler ve misyonlardan oluşan bir kuzey yıldızına sahip olmayı öğretti. Bu dersi her zaman
yanımda taşıyorum. Sanırım bu yüzden insanlar beni bir film yapımcısından çok hayvan hakları aktivisti
olarak görüyorlardı. Bu görüş bana denemeler yapma ve sonunda üretmenin en büyük tutkum olduğunu
keşfetme olanağı verdi. Unutulmuş tarihleri ortaya çıkaran, kültürleri keşfeden ve yeni bir şeye duyulan
arzuyu tatmin eden hikayelere yöneliyorum.

Size göre sanatçı veya yaratıcı olmanın en ödüllendirici yanı nedir?
En ödüllendirici yönü seyircinin tepkisidir. “Waves Apart”ın Santa Barbara gösteriminde, filme tepkilerini
ve antisemitizmle ilgili kişisel anlatımlarını paylaşan çok sayıda kişi yanımıza geldiğinde, duyguların ne
kadar yoğun ve etkileyici olduklarını hissettim. Böylesine yüksek bir enerjiye ve motivasyona ihtiyaç
duyduğumda, hep o anı düşünüyorum.
İkincisi, özgünlüğün peşinde koşmak. “Waves Apart”ı çekerken, Güney Afrikalı sörf efsanesi Shaun
Tomson ile yaptığımız bir röportaj sırasında, saf özgünlüğün ve kırılganlığın olduğu güzel bir ana tanık
olduk. Onun hikayesini duymak ve onu yakalayabilmek bir onur ve ayrıcalıktı. Sanırım hepimiz film
yapımcıları bu özgünlük duygusunun peşinde koşuyoruz.
Bir filme katabileceğimiz tüm zenginliklerin ötesinde, sonuçta izlemesi büyüleyici olmalı. Bu yüzden her
zaman Harry Warner’ın ünlü sözünü bir referans olarak hatırlarım: “eğit, aydınlat ve eğlendir.”

For folks who may not have read about you before, can you please tell our readers about
yourself, how you got into your industry / business / discipline / craft etc, what type of
products/services/creative works you provide, what problems you solve for your clients
and/or what you think sets you apart from others. What are you most proud of and what
are the main things you want potential clients/followers/fans to know about you/your
brand/your work/ etc.
Born in Turkey, I also grew-up in Switzerland, Pakistan, Vietnam, and Hong Kong. This mobile
upbringing left me with a profound appreciation for history and culture. Storytelling itself weaves
a thread throughout the tapestry of culture, which is why I love to produce narratives and
documentaries exploring the intersections of cultures. My favorite genres are horror, dramas,
historical fiction, and sci-fi. My documentaries shed light on climate change and critical social
justice issues such as antisemitism.
USC School of Cinematic Arts provided a comprehensive understanding of filmmaking and
allowed me to meet so many creative and hardworking people, as well as lifelong friends. In
addition to my projects and studies, I had the privilege of interning for Permut Presentations,
Entertainment Lab, and Blumhouse Productions.
Upon graduating, I work as a producer for Beshert Creative, where I began as an assistant. The
president of Beshert is producer, writer, and political activist David Bender. At Beshert, we work
closely with the Kunhardt Film Foundation, a non-profit that is creating an archive of interviews
with activists, leaders, artists, historians, and ordinary people who have extraordinary stories.
The Archive contains interviews on leadership, civil rights, the women’s movement, mass
incarceration, arts, culture, and history. It includes personal storytelling from John Lewis, John
McCain, Gloria Steinem, Warren Buffett, Joan Baez, and more.
A short documentary I produced as my thesis project at USC, “Waves Apart” (2022) directed by
Josh Greene, exposes the dark antisemitic history in California’s surfing culture. It was a finalist
for the 49th Student Academy Award for Best Documentary and won the Emerging Filmmaker
Award for Documentary at the Cannes Film Festival American Pavillion. Waves Apart screened
at the Oscar-qualifying Santa Barbara International Film Festival and the American
Documentary and Animation Film Festival.
I also produced a short film hitting the festival circuits called “Neither Donkey Nor Horse”,
directed by Robin Wang. Created with a grant from the Sloan Foundation, it tells the true story
of Dr. Wu, a doctor must convince his obstinate colleagues to put on his bizarre invention: the
world’s first modern medical mask. It’s truly a haunting story set during the Manchurian Plague
in 1910.
What’s been the most meaningful project you’ve worked on? Tell us the backstory so we
understand circumstances/context and why it’s meaningful to you.
This year, I am launching a non-profit organization called Devotion to Cinema, with a mission to
elevate media literacy and appreciation of storytelling through cinema as a profound art form.
We are producing a wide range of educational programming, including documentary series,
video essays and interviews. Our commitment extends to nurturing innovation and creativity
within the industry by sponsoring grants to support promising projects, championing new voices
and talents in the cinematic world. Our future projects are to create media and journalism
equipment to underfunded schools. We gave our first grant to a horror short called “Streets We
Share,” directed by Lily Bones. Produced by Emberlore Productions, my production company
with my partner Lilith Mo, it’s set to be completed in March. It’s a brilliant story, inspired by Junji
Ito, about an unhoused man’s struggle to survive the night when there is only a tent separating
him from a malevolent entity staked outside.
Devotion to Cinema has been with me since the beginning of my journey in filmmaking. My role
is to oversee and act as an executive producer to these projects. The support I’ve been able to
garner so far is humbling, and I look forward to announcing our board in the upcoming months.
Goal or mission driving your creative journey
My first mentor and legendary documentary filmmaker, Paul Saltzman, taught me to have a
northstar of values and missions as opposed to a highly specific goal. I carry that lesson with
me. I think it’s why people considered me more of an animal rights activist than a filmmaker. This
view has allowed me to experiment and eventually discover producing to be my ultimate
passion. I gravitate towards stories that uncover forgotten histories, explore cultures, and satisfy
the itch for something new.
For you, what’s the most rewarding aspect of being an artist or creative?
The most rewarding aspect is the audience reaction. At the Santa Barbara screening of “Waves
Apart,” I felt overwhelmed with emotion when we were approached by numerous people who
shared their reactions to the film and personal accounts of antisemitism. It was rejuvenating and
I think back to that moment for motivation.
Second, it’s the chase after authenticity. When we were filming “Waves Apart,” we witnessed a
beautiful moment of pure authenticity and vulnerability during an interview with South African
surfing legend, Shaun Tomson. It was an honor and privilege to hear his story and be able to
capture it. I think all of us filmmakers chase after that feeling of authenticity.
On top of all the richness we can infuse into a film, at the end of the day, it has to be captivating
to watch. So I always refer to Harry Warner’s famous saying: educate, enlighten & entertain.

Bu Yazı İçin Ne Düşünüyorsun?

Yorum Yap